Pages

Amerikalılar Ne Der? İngilizler Ne Der?



İngiliz ve Amerikan İngilizcesi arasındaki en önemli farklardan biri olan kelime kullanımıyla ilgili en yaygın örnekler aşağıdaki listede. Kelimelerin Türkçe karşılıkları da listede mevcut. İyi çalışmalar.


Amerikan - İngiliz : Kelimenin Anlamı

Antenna - aerial : anten

Apartment – flat : apartman dairesi

Appetizers - starters : başlangıç yemekleri, aperatifler

Argument – row : tartışma

Asphalt - tarmac : asfalt

Attorney - solicitor : savcı

Baby carriage – pram : bebek arabası

Backpack - rucksack : sırt çantası

Baggage claim (airport) - baggage reclaim : havaalanında bagajını geri almak

Band-aid – plaster : yara bandı

Bathroom – loo or WC : tuvalet

Beltway – ring road : çevre yolu

Bicentennial - Bicentenary : ikiyüzüncü yıldönümü

Bid - tender : teklif, ihale

Bill (as in currency) - note : fatura

Botanical garden - botanic garden : botanik bahçesi

Bus - coach : otobüs

Business reply mail - freepost : cevap mektubu

Busy - engaged : meşgul

Can -tin : teneke

Cell (phone) - mobile (phone) : cep telefonu

Cheap - shoddy : ucuz, kalitesiz

Chopped – beef mince : kıyılmış et

Circle, traffic circle – roundabout : göbek kavşak

Collect call - reverse charge call : karşıdan ödemeli

Cookie -biscuit : kurabiye

Corn – maize : mısır

Cornstarch - cornflour : mısır unu, nişastası

Cotton candy - candy floss : pamuk şeker

Counterclockwise - anticlockwise : saat yönünün tersinde

Crib (for a baby) - cot : bebek beşiği

Crosswalk – zebra crossing : yaya geçidi (yol)

Dead battery – flat battery : bitmiş pil

Defogger – window heater : cam ısıtıcı (buğu giderici)

Defroster – window heater : cam ısıtıcı (buzlanma giderici)

Detour (noun) – diversion : varyant yol

Diaper – nappy : bebek bezi

Diapers - nappies : bebek bezi

Dirt road – unmade road : toprak yol

Dish cloth, dish towel - tea towel : mutfak bezi

Divided highway – dual carriageway : çift yönlü otoyol

Doing the dishes - washing up : bulaşık yıkamak

Downscale - downmarket : değerini düşürmek

Dress (noun) - frock : şık elbise

Drive shaft – propeller shaft : kardan mili

Driver’s license – driving licence : ehliyet

Drug store - chemists : eczane

Drunk driving – drink-driving : alkollü araç sürmek

Dump truck – dumper truck : damperli kamyon

Eggplant - aubergine : patlıcan

Elevator – lift : asansör

Equip, fit out (verb) - fit : kuşanmak

Eraser – rubber : silgi

Expressway – motorway : otoyol

Fall - autumn : sonbahar

Faucet - tap : musluk

Fender – wing : çamurluk

Field (for playing) - pitch : oyun saha

Fill up – top up: ağzına kadar doldurmak

Fire - sack : işten atmak

Fish sticks - fish fingers : balık çubukları

Fixtures - fittings : ayarlamalar

Flashlight – torch : el feneri

For rent - to let : kiralık

Four lane road – dual carriageway 4 şeritli otoyol

Freeway (Western U.S.) – motorway  : otoyol

French fries - chips : patates kızartması

Fries – chips : patates kızartması

Garter - suspenders : jartiyer

Gas – petrol : benzin

Gear shift – gear lever : vites kolu

Glove compartment – glove box : eldiven gözü

Ground meat - mince : kıyma

Guy – bloke, chap : herif

Hamburger - mince : hamburger köftesi

High beams – main beams : uzun farlar

Highway – motorway : otoyol

Homey (pleasant) - homely : sade, evinde gibi

Hood (car) – bonnet : kaput

Inexpensive - cheap : ucuz

Interstate – motorway : otoyol

Jello – jelly : jöle

Jelly -jam : reçel

Jumper cables – jump leads : uzatma kablosu

Kerosene – paraffin : gazyağı

Laundromat - laundrette : çamaşırhane

Lawyer – solicitor : avukat

Layoff - redundancy : işçi çıkarma

License plate – number plate : otomobil plakası

Line – queue : sıra, kuyruk

Low beams – dipped lights : kısa farlar

Mail – post : posta

Math - maths : matematik

Median – central reservation : refüj, orta kaldırım

Men's room - gents : erkekler tuvaleti

Mom - mum : anneciğim

Motor home – caravan : karavan

Movie theater – cinema : sinema binası

Moving - removal : ayırma

Muffler – silencer : susturucu

Napkin – serviette : peçete

Non-profit organization - charity : hayır kurumu

Nothing - nil : hiç, sıfır

Nothing – nought : hiç, sıfır

Oatmeal - porridge : lapa

On line - on stream : canlı yayında

Open house - open day : halka açık (satılık) ev görüm günü

Overpass – flyover : üst geçit

Pacifier – dummy : bebek emziği

Pants – trousers : pantolon

Parking lot – car park : park yeri

Paved road – metalled road : asfalt yol

Period – full stop : (cümle sonu) nokta

Pharmacist – chemist : eczacı

Potato chips – crisps : patates cipsi

Power train – transmission : vites

Prenatal - antenatal : doğum öncesi

Principal - headmaster : okul müdürü

Pruners - secateurs : bahçe makası

Railroad - railway : demir yolu, ray

Raise (in salary) - rise : zam

Ramp (entrance or – slip road : rampa ya da tali yol

Rates, prices - tariffs : tarife, fiyat

Rebate (noun) - cashback : geri ödeme / para üstü

Reflectors – cats eyes : reflektör

Rent – hire : kiralamak

Rental car – hire car : otomobil kiralamak

Reservations - bookings : yer ayırtma

Reserved for - reserved to (as used in : ..'ya ayrılmıştır

Restroom - toilet : tuvalet

Right away - straight away : hemen

Rotary – roundabout : göbek kavşak

Round trip - return (return ticket) : gidiş dönüş bileti

Run (for election) - stand (for election) : seçim için adaylığını koymak

Sausage – banger : sosis

Sedan – saloon car : sedan otomobil

Shipping - despatch : göndermek (kargo ile)

Shopping cart - shopping trolley : alışveriş arabası

Shoulder (of road) – verge : şarampol

Sick - ill : hasta

Side mirror – wing mirror : yan ayna

Sidewalk – pavement : kaldırım

Silverware - cutlery : çatal bıçak takımı

Sleep in - lie in : uyuyakalmak (geç saate kadar)

Sneakers - trainers : spor ayakkabı

Soccer – football : futbol

Station wagon – estate car : steyşın araba

Stove, stovetop - hob : ocak, setüstü ocak

Straightaway – straight : dümdüz, dosdoğru

Stroller (baby) - push chair : bebek arabası

Study - read : okul okumak

Subway - tube : yeraltı tüneli

Suspenders - braces : pantolon askı

Sweater – jumper : süeter, kazak

Telephone booth - telephone box : telefon kulübesi

Tent - marquee : çadır

Tire – tyre : (oto) lastik

Toll-free - freephone : ücretsiz telefon

Top off – top up : tamamen doldurmak

Towing – recovery : araç çekme

Tractor-trailer – articulated lorry : römork

Transmission – gear box : vites kutusu

Transportation - transport (noun) : taşımacılık

Trash bag - bin liner : çöp poşeti

Trash can - dustbin : çöp kutusu

Trash can - rubbish bin : çöp kutusu

Trash can – bin : çöp kutusu

Tricky (chancy) - dodgy : kurnaz

Trip - ticket) : seyahat

Triple - treble : 3 misli

Truck – lorry : kamyon

Trunk (car) – boot : araba bagajı

Tuition - fee : eğitim ücreti

Turn signals – indicators : (oto) sinyal

Turtle neck - polo neck, roll neck : balıkçı yaka

Underpass - subway : altgeçit

Undershirt - vest : atlet, fanila

Unpaved road – unmade road : toprak yol

Upscale - upmarket : değerini artırmak

Vacation – holiday : tatil

Vacuum (noun and verb) - hoover : elektrik süpürgesi ile temizlemek

Vacuum tube - valve : subap

Vest – waistcoat : yelek

Walker (device) - walking frame : 4 ayaklı baston

Windshield (car) – windscreen : (oto) ön cam

Wrench (noun) - spanner : ingiliz anahtarı

Yield – give way : yol vermek

Zero - nil : sıfır

Zip code – postal code : posta kodu

Zucchini - courgettes : kabak

Zucchini - squash : kabak

1 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim keşke tablo olarak verseydiniz ama yinede çok güzel sağolun

    YanıtlaSil